Kapat
Arama yapmak için en az bir kelime giriniz.
Başa dön

Frankofon Liseler Edebiyat Ödülü 2022’nin Etkileyici Anları

İşte Sainte Pulchérie'de PLFT 2022'de 10 öğrenci okurun katılımı ve 2 yetişkin eşliğinde gerçekleşen etkinlikler: Ulusal jürinin seçtiği 4 kitap tartışıldı ve fikir alışverişinde bulunuldu, video konferans yoluyla yazarlarla tanışıldı, öğrencilerin en sevdikleri kitap için oy verildi, heyecanlı münazaranın ardından liseyi temsil eden konuşmacı seçimle belirlendi.

Ali ve Nerses’in video konferans yoluyla dört yazar buluşmasına ilişkin izlenimlerini paylaşıyoruz:

“Yaklaşık 7 aydır PLFT (Liseliler Fransızca Edebiyat Ödülü) komitesindeyim. Bu süreçte 4 adet kitap okuduk ve bu kitapların yazarlarıyla video konferanslarla bir araya geldik. Şimdi bu 4 konferanstan ikisindeki deneyimimi ve izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Ele alacağım bu iki konferans; “La plus précieuse des marchandises” romanının yazarı M.Eric Pessan ve “Dans la forêt de Hokkaido” romanının yazarı M.Jean-Claude Grumberg ile gerçekleşen buluşma üzerine. Öncelikle M.Pessan ile gerçekleştirdiğimiz konferans hakkında fikirlerimi paylaşmak isterim. M.Pessan, toplantımız boyunca bizi her zaman dinlemeye açıktı ve verdiği cevaplar her zaman netti. Toplantı boyunca kendisine birçok soru sorduk; ancak M.Pessan’ın bir soruya verdiği cevap gerçekten ilginçti: “Roman yazmak isteyen gençlere ne gibi öneriler verirsiniz?” sorusuna verdiği cevap: “Yazı yazın, yazı yazın, yazı yazın”dı. M.Pessan sayesinde, yazarların da, herkes gibi sade düşünebildiğini görmüş oldum. Son olarak M.Pessan, konferansın geneli boyunca, “içinizde yazı yazma hevesi varsa, sade ve anlaşılır bir dille her zaman yazın” gibi bir öneri verdi.

Diğer taraftan, 82 yaşına rağmen bizimle toplantı yaptığı ve bizi her zaman dikkatli dinlediği için M.Grumberg’i hem tebrik eder, hem de ona çok teşekkür ederim. Toplantı boyunca en dikkatimi çeken soru şuydu: “Milliyetçiliğin ırkçılığa benzediğini düşünüyor musunuz?”. M.Grumberg bu soruya bana göre çok insancıl bir cevap verdi: “Milliyetçilik, ırkçılık gibi kavramları bir yana bırakın; asıl önemli olan, kardeşlik, dünya kardeşliğidir.” M.Grumberg, kendisinin, 2.Dünya Savaşı’nın alevlenmeye başladığı dönemde Dünya’ya gelmiş olduğunu ve babasının maalesef Naziler tarafından öldürülmüş olduğunu söyledi. Bu trajik olayların onun için tek bir getirisi olduğunu düşünüyorum: Kendisi, herkese örnek olabilecek, dünya barışını ön plana alan bir dünya insanı olmayı başarmıştır. Son olarak, 4 video konferans boyunca da, yazarlarla buluşmamızda herhangi bir problem olmadığı ve süreci çok iyi yönettiğini düşündüğüm için, Sainte Pulchérie Lisesi’ne ve Institut Français komitelerine çok teşekkür ederim.”

Ali, 10C

 

“PLFT’nin konferansından önce, “Bu Kaybolan Günler” çizgi romanının türkçe çevirmeni olan Doğan Sima ile tanıştık. Çeviri sırasında izlediği yolları bize detaylı bir şekilde anlattı. Ana bağlamı değiştirmemek için, mümkün olduğunca, özgün metne bağlı kalmaya çalıştığını aktardı. Ayrıca, Doğan Sima, 10 yıldır Fransızca çizgi roman çevirileri üzerine çalıştığını ve bu sayede amacının Fransız kültürünü Türkçe diline yansıtmak olduğunu da anlattı. Kendisi, oldukça deneyimliydi, sorulara açıktı ve soruları ele alışında netti. Diğer bir toplantıda, Mayalen Goust ve Matz ile tanıştık. Matz, senarist; Mayalen Goust ise “Kaçırılmış Hayatlar” çizgi romanının illüstratörü. Her şeyden önce Mayalen Goust, romanlarla aynı konuda olan belgeseller izlediğini söyledi. “Dünyada, her yerde, böylesi eşitsizliklerin yaşandığı”nı da sözlerine ekledi. Daha sonra konferansa katılan Matz, “Arjantin’de, 500 bebeğin kendi annelerinden koparıldığı darbenin etkilerini yaşayan tanıdıkları olduğu”nu söyledi. Ayrıca, kendisi, Latin Amerika edebiyatının hayranı olduğunu söyleyerek, özellikle Adolfo Bioy Casares, Jorge Luis Borges ve Mario Vargas Llosa’dan alıntılar yaptı. Matz ve Mayalen Goust için ilk etapta edindiğimiz izlenim, oldukça yetkin olduklarıydı. İkisi de sempatikti; bu çalışma üzerindeki tüm kültürel birikimlerini bizimle paylaştılar. Tüm bu edebiyatçıları, ufuk açıcı fikirlerini ve insan ufkunu açan projelerini tanımaktan çok mutlu olduk, hepimiz için çok büyük bir ayrıcalık oldu.”

Nerses, 10C

İşte Selim ve Zeynep’in münazara ile ilgili izlenimleri:

“Mayısın 13’ünde, gerçekleşecek olan münazaraya hazırlık için, 22 Nisan günü kütüphanenin ilk katında, bir bir münazara yapıldı. Birbirine karşılıklı dizilmiş olan sıralar, ortama, gerçek bir münazara havası katıyordu. Herkesin masasının üzerinde olan isimlikler ise ortama daha ciddi bir görünüm vermişti. Tartışma yapacak kişilerin karşısında; öğretmenlerden oluşan, not almaya hazır ve gerçekleşecek münazara için konuşmacıyı belirlemeyi bekleyen bir seyirci grubu vardı. Sadece seyirci olmamıza rağmen bütün öğretmenlerin arasında olmak çok stresliydi. Her şey en iyi şekilde hazırlanmış ve organize edilmişti. Münazara kütüphaneye gelmemizin ardından birkaç dakika sonra başladı. Şunu içtenlikle söyleyebilirim ki, herkes birbirine karşı çok saygılıydı: Herkes birbirini dikkatlice dinledi, söz almak için kendi sıralarını bekledi ve öğrenciler düşüncelerini destekleyici örneklerle savundu. Bana göre münazaranın genel akışı dinamik, heyecanlı ve ilgi çekiciydi. “Ces jours qui disparaissent” eleştirileri arasında; karakterin iki farklı kişiliği olmasının, kitabı daha karmaşık ve anlaşılmasının zorlaştırdığını söylediler. Bence bu karmaşa kitabı ilginç kılıyor. Bu kitapla ilgili en ilginç yorumlardan biri:

“Etimolojide Lubin, loup (kurt)’dan geliyor. Yunan mitolojisinde, kurt, Apollon’u simgeliyor. Apollon sonsuz güneş ışığının tanrısıdır. Lubin sarışın ve bu yüzden Apollon ile ikinci kişiliği uyumlu. İlk kişiliği Dionysos İle bağlantılı; çünkü Lubin hazzı seviyor ve doğayı özlüyor.”

Bu mitolojik bakış açısı olaylara başka bir açıdan bakmamı sağladı. Tartışmalardan biri, hangi “Lubin”in en iyisi olduğuydu: Bir taraf hayatını eğlenmek ve mutlu olmak için yaşayan “Lubin”i savunurken; diğer taraf, hayatını işine ve ailesine adayan “Lubin”i savundu. Her iki taraf da birbirine saygı duydu ve en ikna edici şekilde konuşmaya çalıştı. En iyi tartışmalardan biri ise “Lubin”in kişiliklerinden hangisinin gerçek, hangisinin sahte olduğunun açıklanmasıydı. Bu etkileyici açıklamaların, konuşmacı seçiminde, önemli bir rol oynadığını düşünüyorum.’’

Zeynep, 10E

“PLFT kulübü ile yaptığımız toplantı ile kazanan iki kitap üzerinde oldukça verimli tartışmalar ve verimli bir sohbet gerçekleştirdik. Aynı zamanda, “Orateur” olacak arkadaşımızın da oylamasını yaptık ve kendisini seçtik. Débat blanc, “Vies Volées” ve “Ces Jours Qui Disparaissent” isimli iki eser üzerineydi. Moderatör olan hocalarımızın sorduğu sorular, kitapların içeriğini oldukça detaylı ele alıyordu. Çizgi romanların konuları, anlatımları, karakter tiplemeleri ve kişide uyandırdıkları hissiyatları üzerine sorulan bu soruları, PLFT kulübü üyesi arkadaşlarımız oldukça başarılı ve ilginç şekillerde cevapladılar. Genel anlamda, üyeler, “Vies Volées”i toplumsal konusu gereği, daha anlamlı ve duygusal bir kitap olarak görürken; “Ces Jours Qui Disparaissent” adlı romanı, kişinin psikolojisini ve bireyi inceleme açısından, oldukça güzel ve gerçekçi buldu. Keyifli konuşmaların ardından, konuşmacımızı seçme zamanı geldiğinde, herkes kapalı bir şekilde uygun buldukları adaya oy verdiler. Oy sayımları sonucunda da konuşmacımız ÇAĞAN oldu. Kendisini yeniden tebrik ediyoruz. Aynı zamanda bu güzel débat için tüm katılımcılara şükranlarımızı sunuyoruz.”

Selim, 10E

***********

Medyateğimizin blogunda PLFT 2022 ile ilgili diğer makaleleri okuyabilirsiniz:

4 Kitabın Tanıtımı, Selim

4 Kitap Müzesi, Selim ve Zeynep

Selim ve Zeynep’in, Ali ve Nerses ile yaptıkları röportajın ses kaydı

 

X