Kapat
Arama yapmak için en az bir kelime giriniz.
Başa dön

Resimlerle 2011 Antakya eğitim gezisi ….

Gittik, gezdik, gördük, geldik

Uçakla Adana havaalanına indikten sonra bizi bekleyen otobüsümüze bindik. Panoramik bir Adana turu yaparak Antakya’ya doğru yolculuğumuza devam ettik. Türkiye’nin en verimli yerlerinden biri olan Çukurova’nın, Haçlı Seferleri sırasında inşa edilen Yılanlı Kale’nin, Türkiye’nin doğalgaz ve petrol boru hatlarının ulaştığı Yumurtalık’ın, İskenderun’un ve Amik ovasını tepeden gören Belen’in görsel şöleni eşliğinde Antakya’ya ulaştık.
Çok lezziz bir öğlen yemeği yedik. Yemekte çeşitli geleneksel tatlar sunuldu. Yöreye özel uzun pide, humus, acılı ezme, künefe, çeşitli salatalar, süzme yoğurt gibi birçok tat vardı.

Dünya’nın ilk kilisesi kabul edilen , St. Pierre kilisesi, dünyanın ilk mağara kilisesi olup, Hıristiyanlığın Katolik, Ortodoks ve Protestan olarak mezheplere ayrılmadan önceki ilk kilisesi olduğu kabul edilmektedir. Ayrıca tarihte ilk defa, bu kilisede Hz. İsa’nın dinini tanıyanlara “Hıristiyan” denmiştir. Kilise, Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Pierre’nin Hz. İsa’nın ölümünden sonra Hıristiyanlığı yaymaya çalıştığı yer olarak önemli bir dini merkezdir. 1963 yılında Papa VI. Paul tarafından “hac” yeri olarak ilan edilmiştir. Her sene 29 Haziran günü burada tören düzenlenir.

Arkeoloji Müzesi, Cumhuriyet Alanı’nda, Asi Irmağın kenarında ve köprü yakınındadır.Mozaik koleksiyonlarının zenginliği yönünden Tunus’daki Bordo Müzesi’nden sonra, dünyanın 2.büyük müzesidir. 34 binin üzerinde esere sahiptir.

Habibi Neccar Camisi, Anadoluda yapılan ilk cami kabul edilir. Camiye adını veren kişi bir Hristiyan azizidir. Kendisine duyulan saygıdan dolayı isim değişikliği yapılmamıştır. Müslüman ibadethanesi olan bu caminin avlusunda Hz. İsa’nın havarileri Yahya, Yunus ve Şem’un-ı Sefa’ya ait olduğu rivayet edilen kabirler var.

Süryani Ortodoks Kilisesi, Antakya’nın en büyük kilisesidir. Antakya’da ki en büyük Hristiyan topluluğu Süryanilerdir.

Katolik Kilisesi, 150 yıllık iki Antakya evinin birleştirilmesiyle küçük bir manastıra dönüştürülmüş. 70 kişilik cemaati var.

Antakya Protestan kilisesi Güney Koreliler tarafından 2000 yılında açılmıştır.

Yahudi cemaati kalmadığı için Antakya sinegogu açık değildir.
Uzun Çarşı’da alışveriş keyfini yaşadık. Bazı yöresel baharatlar ve yöresel yemekler için yapılan eşyalar aldık.

Antakya’da ki otelimizde aldığımız kahvaltı sonrası otobüsümüze binerek, ziyaret edeceğimiz diğer bölgelere doğru hareket ettik. 2:30 saatlik bir yolculuk sonrası Adana’ya ulaştık. Son yıllarda ülkemizde yapılan en büyük camilerden birisi olan Adana Sabancı Merkez Camisini ziyaret ettik. Seyhan nehrinin hemen yanında çok geniş bir araziye kurulan caminin dışı Sultanahmet içi Süleymaniye camisinin birebir kopyası olarak inşa edilmiş. Sonra Seyhan Barajı kenarında bulunan çok ünlü bir lokantada öğle yemeğimizi yedik.
Yaklaşık 35 km bir yolculuktan sonra Roma döneminin en önemli şehirlerinden birisi olan Tarsus’a geldik. Önce Tarsus şehrinin gelişinde önemli bir yeri olan Tarsus nehri üzerinde ki şelaleye gittik. Şelalenin ferah ortamında çayımızı ve kahvemizi yudumladıktan sonra kent merkezine gittik.

Burada Hristiyanlığın en önemli kişilerinden birisi olan Aziz Paul’a ait olan St. Paul kuyusu ve kilisesini ziyaret ettik. M.Ö den sonra 1. Yüzyıla ait olan kuyu halen işler durumdadır.

Tarsus’un ünlü damla sakızlı kahvesini içtikten sonra 2. Yüzyılda gemilerin yanaştığı ama şimdi denizden 15 km uzakta kalmış olan Kleopatra kapısını gördük.

Oradan terk edilen ve jilet fabrikasına satılan ve Tarsus Belediyesi tarafından kültürümüze kazandırıılan Nusret mayın gemisini gördük. Bu hizmeti yapan Tarsus Belediye Başkanına okulumuz adına bir plaket sunmuştuk.
Sonra 35km uzaklıkta ki Mersin’e doğru yola çıktık. Burada Mersin’in ünlü yemeği olan tantuni yedikten sonra kent merkezi dışında bulunan otelimize gittik. Akşam otele ait olan kumsalda yürüyüş yaptık ve dinlenmek için odalarımıza çekildik.

Sabah çok çeşitli ve güzel bir kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra ilk durağımız olan Kanlıdivane’ye gittik. Burada döneminin ünlü bir yerleşim yeri olan antik kenti gezdik. Buraya cezalandırılacak kişilerin içine atıldığı yaklaşık 60m derinliğinde bir obruk olduğu için Kanlıdivane adı verilmiştir.

Daha sonra Roma döneminden kalma Antik Tiyatroyu gezdik. Burada limon ağaçlarından limon topladık.

Sonra Cennet ve cehenneme gittik. Öğrencilerimizin cehenneme girmesine izin vermedik. Gönüllü öğrencilerimizin ise cennete girmesine izin verdik.
Uzun bir tırmanış sorası temiz havada dinlendikten sonra öğle yemeği için ünlü balıkçı kasabası olan Narlıkuyu’ya ulaştık. Güzel bir balık ziyafetinden sonra Kız Kalesine gittik. Denizin ortasında bulunan bu kaleye teknelerle ulaştık. Kız kalesini gezdikten sonra uçağımızın kalkacağı Adana’ya doğru yola koyulduk. Herkesin memnun olduğu gezimizi İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanında noktaladık.

daha fazla+
X