Kapat
Arama yapmak için en az bir kelime giriniz.
Başa dön

Güzel Arkadaşlıklar ve Zor Vedalaşmalar

Düzce’nin Yığılca ilçesinde bulunan okula kütüphane kurmak için giden öğrencilerimiz yeni arkadaşlıklar edindikleri iki güzel günün yanı sıra Cumhuriyet Bayramı’nda ilçede düzenlenen törende okulumuzu en güzel şekilde temsil ettiler. İzlenimlerini paylaşıyorlar.

Silinmez Anılar, Kalıcı Dostluklar

“Sabah 8.00’da uyanıp hep birlikte kahvaltı için kalktık. Kaldığımız yer Yatılı Bölge Okuluydu. Hepimiz 4’er kişilik odalarda kalıyorduk ve banyo ve tuvaletimiz ortaktı. Kaldığımız katlarda çocuklar hep birlikte toplanıp akşamları ders çalışıyorlardı, bu yüzden sessiz olmaya ve onları rahatsız etmemeye çok dikkat ederek erkenden yattık. Kahvaltımızdan sonra en kalın kazaklarımızı giyip Mevlana Okulu’na doğru yola koyulduk. Okula geldiğimizde çocukların tıpkı ilk günkü gibi bizi kapılarda heyecanla beklediklerini gördük. Artık ismimizi bildiklerinden henüz otobüsten inmemiş olmamıza rağmen adlarımızı yüksek sesle adeta bağırarak bizi çağırıyorlardı. Bu neşeli ve coşkulu karşılama anında yüzümüzü güldürdü. Bütün çocuklar bizimle oyun oynamak, resim çekmek ve bize sınıflarını göstermek istiyordu. Birlikte keyifli birkaç saat geçirdik ve daha sonra okuldan bir grup öğrenci ile birlikte Yedigöller’e doğru yola çıktık. İki saatlik otobüs yolculuğu sonrası sonbaharın eşsiz renklerini adeta bir tablo gibi yansıtan, aynı ağacın birkaç ayrı renk tonunu hayranlıkla izleyebileceğiniz, tatlı bir soğuğun yüzünüzü yalayıp geçtiği doğa harikası Yedigöller’e vardık. Birlikte yaptığımız doğa yürüyüşü ve paylaşımın anlamlı mutluluğunu yaşadığımız pikniğimiz sayesinde bizimle gelen öğrencileri daha iyi tanıdık ve sanki birlikte büyüdüğümüz arkadaşlarımızmış gibi onları kendimize yakın hissettik. Akşam saat 20.00 civarında yatılı okulumuza geri döndük ve törende söyleyecek olduğumuz ’’Memleketim’’ şarkısını coşkuyla tekrar etmeye başladık. Belki de daha önce hiç yaşamadığımız bir ortamdı bu, temiz havanın etkisi ve günün yorgunluğuyla Yığılca’ya ıssız ama yemyeşil bir tepeden bakan yatakhanemizdeki odalarımıza çıktık ve paylaşımın verdiği o eşsiz yürek ferahlığıyla uykuya daldık.

Ertesi sabah 29 Ekim Perşembe günü Cumhuriyet Bayramımıza uyandık. Bugün, kahvaltı sonrası kim bilir belki de bir daha hiç göremeyeceğimiz yatılı okulumuzdan ayrılmak üzere bavullarımızı hazırlayıp odalarımızı topladık. Bugünün son günümüz olması demek çocuklarla vedalaşmak demekti ve bu bizi hüzünlendiriyordu ama aynı zamanda böyle tatlı ve akıllı öğrencilerle Ulu Önder Atatürk’ün armağanı olan cumhuriyetimizi kutlamak onur vericiydi. İlkemiz demokrasi, sloganımız eşitlik, kardeşlik, hedefimiz Cumhuriyet’in değerlerine hep birlikte sahip çıkmak değil miydi ? Otobüsümüze bindik ve “Memleketim” şarkısını en yüksek volümle dinleyerek Cumhuriyet’in coşkusunu yaşamaya başladık bile ve unutulmaz 10. Yıl Marşımızla girdik Mevlana Ortaokulu’nun bahçesinden içeriye… Yığılcalı kardeşlerimiz bizi yine her zamanki coşkularıyla karşıladılar. Sınıflar sıraya girmiş ve Anıt Meydan’daki tören akanına gitmeye hazırlanıyorlardı. Bizi gördükleri zaman çocukların en büyük çabası abla ve abileriyle aynı sırada olup töreni yan yana izlemekti. Ellerimizi sımsıkı tutuyorlardı hiç bırakmamacasına; bizden ayrılmayı hiç istemedikleri o kadar belliydi ki. Bayraklar ve flamalar önde Sainte Pulchérie Lisesi ve Mevlana Ortaokulu öğrencileri ile elele tören alanına doğru yürüdük, birkaç dakikalık bir yürüyüşün ardından alana geldik ve törenin başlamasını bekledik. Hep birlikte töreni izledik ve yanımıza gelen öğrencilere telefonlarımızı verip onlarla fotoğraflar çektirdik. Törende sıramız gelince her iki okulun öğrencileri olarak elele çıktık şarkımızı seslendirmeye. “Havasına suyuna, taşına toprağına, bin can feda bir tek yurduma’” derken yüreğimiz vatan sevgisiyle ve heyecanla çarpıyor, ülkenin farklı köşelerinde yaşayan gençlerin içten dostluğunun gururunu yaşıyorduk. Şarkımızın Fransızca versiyonu olan “l’Aveugle” den de iki kuple söyledik Türk ve Fransız kültürü ile yoğrulmuş gençler olarak evrenselliğin zenginliğini vurgulamak adına. Gösterimiz bitince çocuklarla vedalaşıp İstanbul’a geri dönmek için okula yeniden geldik. Vedalaşma faslı bizim için de öğrenciler için de çok zor geçti. Hiçbirimiz ayrılmak istemiyorduk ancak acele etmemiz gerekiyordu. Çocukların ağladığını, onların dünyasında bir iz bırakmış olduğumuzu hissetmek bizi de ağlattı ve o izler bizde de silinmezcesine var olmuştu. Umarım onlarla tekrar görüşme şansımız olur çünkü onlardan ayrılalı sadece 1 saat olmasına rağmen hepsini çok özledik. Hepsi birbirinden zeki, birbirinden iyi niyetli ve birbirinden çalışkan çocuklardı.

Bu kadar muhteşem çocuklar için bir kütüphane kurmak bizi çok ama çok mutlu etti. Zira kitapları gördükleri anda gözlerinde beliren o heyecan, kitapların verimli bir şekilde okunacağını gösteriyordu. Hepsi ile kendi kardeşlerimizmiş gibi gurur duyduk ve böyle Atatürkçü ve çağdaş çocuklar yetiştirdikleri için okul yönetimine teşekkür ettik. Cumhuriyet, Atamızın bize olan en değerli armağanıdır. Bu değerli armağanı korumak bugünün gençlerine bağlıdır. Mevlana Okulu’ndaki öğrencileri ve içlerindeki okuma aşkını görünce Cumhuriyet’in korunması için hala bir umut olduğunu görüp mutlu olduk. ’’Aydın Ziniyetler İçin Kucak Dolusu Kitap’’, fazla söze gerek kalmadı. Bu anlamlı ziyareti organize eden okulumuza teşekkür ediyoruz.”
Nazlı Toplaoğlu – 11C

daha fazla+
X