Cenevre’de 1994 yılında açılan Çağdaş Sanat Müzesi (MAMCO) Avrupalı ve Amerikalı sanatçıların eserlerini ziyaretçileriyle buluşturuyor. Çağdaş sanat müzesindeki eserlerin temalarında yaşama, yaşanmışlıklara bakışın ağır bastığını gördük. Sanatçıların hayata dair dertleri, çelişkileri bizimkiyle ortaktı. Bu müze gezisi, insanın iklim, coğrafya, kültür farklılıklarına rağmen genellikle aynı sorunlarla boğuştuğunu bize göstermesi açısından önemliydi.
Bugün gittiğimiz Cenevre merkezindeki Modern Sanatlar Müzesi’nde beni en çok etkileyen eser, yuvarlak bir çitle çevrilmiş, binlerce değişik renk ve ebattaki zarlardı. Zarları, dünyanın çeşitli bölgelerinde farklı fiziksel özelliklere sahip insanlara benzettim ; çünkü zarların renkleri, beyaz, sarı, siyah insan ırklarını simgeliyordu. Sarılar çoğunluktaydı, Çinlilerin nüfusunun gittikçe arttığını gösteriyordu sanki. Siyah zarlar ise mavi zarların altındaydı, süregelen beyaz-siyah ayrımcılığını gösteriyordu.
Binlerce zar, renkleri ve şekilleri farklı ; ancak hepsinin üzerindeki rakam 1’di. Ne de olsa insan hayatta ne yaparsa yapsın yalnız kalmaya mecburdu, insan yalnız doğardı, yalnız ölürdü, bireyselcilik hastalık gibi yayılmaktaydı dünyamızda.
Hayatın zarlar kullanılarak bir oyuna benzetilmesi, zarların insanları temsil etmesi ve eserin yorumlara açık olması beni çok etkiledi.
Burcu Eda Arda / Lise 3 Fen
Bizim için büyük bir fırsat olan Cenevre gezimizdeki duraklardan biri Modern Sanat Müzesi idi. Edebiyat öğretmenimiz Buket Koldaş ile beraber ziyaret ettiğimiz bu müze, bize farklı kültürleri inceleme, yorumlama ve karşılaştırma imkânı sundu.
Ayrıntıların özenle işlendiği eserlere bakarken sanatçının sabrına hayranlık duyduk sonra sadece iki rengin tezatından oluşturulan tablolardaki sadeliğe vurulduk. İki renk ne kadar da çok şey anlatabiliyordu, buna şaştık.
Modern Sanat Müzesi’ndeki eserleri incelerken, İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde Türk sanatçıların eserleri aklımıza geldi. Eserler arasındaki farkları keşfetmeye başladık. Farklar benzerliklere dönüştü kısa zaman sonra. Modern sanat, ziyaretçisiyle, meraklı gözlerle bakan izleyicisiyle arasında bir bağ kuruyordu. İzleyici eseri tekrar yaratıyordu. Eserler bizim önümüzdeki ayna iken, bizler onların önünde farklı yerlerde duran gözleriz, kimimiz kendimizi, kimimiz yanımızdakini, kimimiz arkamızı görürüz ve bazılarımızda kör noktada kalır. İnsanoğlunun gördükleri ve görmek istedikleri aynı olmadığı müddetçe modern sanat varolmaya devam edecek.
Serra Sayın / Lise 3 Fen
İsviçre gezimizde Cern Laboratuvarı’ndan sonraki durağımız olan Modern Sanat Müzesi’ndeki eserlerden en çok Yunanlı sanatçı Sarkis’in her yıl yılın belli dönemlerinde gelip çalıştığı odasındaki objeler dikkatimi çekti. Odada her köşede farklı bir koku vardı, hayatın belli dönemlerine baskın olan kokuları temsil ediyordu.
Alman sanatçı Waltman’ın 1946-1973 döneminin hayatında iz bırakan anları, olayları titiz bir şekilde yazıya dökmesi, üç büyük odanın duvarlarını boydan boya kaplayan günlükleri beni en çok etkileyen eser oldu.
İrem Okandan / Lise 3 Fen
