Kapat
Arama yapmak için en az bir kelime giriniz.
Başa dön

Çanakkale Zaferi Anma Töreni

18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 98. yıldönümünde, Mustafa Kemal Atatürk ve Çanakkale Zaferi’nde şehit düşmüş askerlerimizi törenle andık.

18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü töreni okul müdürümüz Sayın Alexandre Abellan’ın günün anlam ve önemini belirten çarpıcı konuşmasıyla başladı. Mösyö Abellan, dedesinin babasının mektubunu bizlerle paylaştığı konuşmasında, hepimize duygu dolu anlar yaşattı.

“Sevgili Camille, Benim Değerli Kardeşim,

Sizden haber aldığım mektubunuz, beni çok mutlu etti. Sizi teskin etmek için hiç vakit kaybetmeden cevap yazıyorum. Sağlığım yerinde.

Size, Selanik’e nasıl geldiğimi anlatmak isterim: 4 Hazirandı. Saat 11 gibi, İngiliz ve Fransız topçuları her yönden ateş açmaya başladılar. (…)

Top ateşi saat 6’ya kadar devam etti. Şimdi saldırı zamanı gelmişti; bize hücum emri verildi. Çıldırmış gibiydik. (…)

Korkunç bir savaş oldu. Sipere saldırıya geçtiğimizde gülleler yağıyor, Türklerin makineli tüfekleri bizleri tarıyor, aramızda boşluklar açıyordu. (…)

(…) Türklerden 30 metre kadar uzaktayım, ateş ettiklerini görüyorum ama hareket etmekten kaçınıyorum çünkü yaralıların yaşamına son verildiğini biliyorum. Işte o sırada, yaralı bir arkadaşım ayaklanıyor ve bana “Gaston, öldün mü?” diye soruyor. Türkler, onu fark ediyorlar; 4-5 patlama sesi duyuyorum (pat-pat-pat), arkadaşım hayatını kaybediyor.

Gece bastırana kadar olduğum yerde kaldım. Orada, cesetlerin, anne sesleriyle inleyen, bilmediğim dillerde mırıldanan yaralıların arasında saatler geçirdim. Onları hiç bir zaman unutmayacağım. Ben ise o sırada sizi düşünüyordum.

Sonunda saat 8’ de hava karardı. Yavaşça, sürünerek, toprağa yapışarak, elimden geldiğince yavaş bir şekilde içinde bulunduğumdan çukurdan çıktım.

(…) Yerde, topraktan çıkan bir süngü, yanında bir el vardı. Biraz ilerde bir ayak ve parçalanmış bir baş, hemen ardında sönmüş bir füze… Onların üzerinden geçmekten başka bir seçeneğim yoktu… Çektiğim acıya rağmen, Fransız siperlerine ulaşmayı başardım. Siperde yaralarım temizlendi ve sarıldı, ardından Selanik’e gönderildim.

(…)
Babamın evlenmeme izin verdiğini belirtmişsiniz. Rose’a bu konuda hiçbir şey söylememenizi rica ediyorum. Şimdilik bu konuyu düşünmek istemiyorum. Umarım bir gün, eğer yüce Rabbim da isterse, çektiğimiz bunca sefalete rağmen yine beraber oluruz.

Sizi hasretle kucaklayan kardeşiniz,

Paul Gaston

Şüphesiz sizler, onunla evlenip evlenemediğini merak ediyorsunuzdur. Ve hatta onun Türk olmadığını unuttunuz bile… Kendi kendinize “Öldü mü?” diye soruyor olmalısınız. Evet, o öleli çok uzun zaman oldu. Öldü…

Sizden 30 metre uzakta değilim, yaralı da değilim. Sizlerle, eskiden büyük büyükannemin düşmanları Türk kardeşlerimin arasındayım. Bugün eğer sizlerle, bir zafer kutluyorsak bu, bir halkın başka bir halka karşı kazandığı zafer değil, sadece Çanakkale Zaferi değil, bizler bugün evrensel kardeşliğin zaferini kutluyoruz.

Daha sonra Türk müdür başyardımcımız Sayın Minâ Akcen günün anlamını vurgulayan konuşmasını sundu:

“Yıl 1915 aylardan Temmuz… İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesi son sınıf öğrencileri nisan ayından itibaren 10 günde bir derslerden alınarak silah altına alınıyor ve talim yaptırılıyor, sınav dönemleri öne çekiliyor ve Temmuz ayında dört yüz civarında genç hukukçu mezun oldukları gün yürüyerek Çanakkale’ye gidiyorlar… Gündüz aralıksız yürüyüp, gece toprak üstünde uyuyarak geçirilen yorgun, zorlu bir yolculuk… Hem de üniversiteyi bitirmenin mutluluğunu ve gururunu bile yaşayamadan, adım adım yaklaşılan bir savaşın endişesi ve belirsiz bir geleceğe yolculuğun sis perdesiyle birbirine karışmış duygularla…

İşte o grupta yer alan ve savaşın sonunda gazi ünvanıyla İstanbul’a dönmüş, bir askerin torunu olarak sizlere hitap ediyorum… Ne Çanakkale ne Kurtuluş Savaşı’nda verdiğimiz binlerce şehit masal değil, gerçeğin ta kendisi. Hem de üzerinden daha 100 yıl bile geçmemiş bir gerçek!… Eminim birçoğunuzun ailesinde benzer yaşanmış hikayeler vardır… 250 bin Türk askerinin şehit olduğu ve Bülent Ecevit’in Çanakkale şiirinde söylediği gibi:

Çanakkale toprağının üstü cennet altı mezar

Kavga bitmiş mezarlarda kaynaş olmuş yiten canlar

Tarih öğretmenimiz Sayın Mine Üçkardeşler, Çanakkale Savaşı’nın Türk ve Dünya Tarihi açısından önemini ve Çanakkale Savaşı’nın süreçlerini bizlere aktardı:

“Bugün 18 Mart, Çanakkale Zaferi’nin 98. yıldönümü… Çanakkale Zaferi, dünya tarihinde bir dönüm noktasının yaşandığı, olayların akışı üzerinde Türk Milletinin belirleyici bir rol oynadığı ve Kurtuluş Savaşımızın ilk meşalesinin tutuşturulduğu, Türk Milletinin Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kahramanlık ve fedakarlıklarının doruk noktasına ulaştığı bir prestij ve azmin mücadelesi olmuştur.

İnsan sevgisiyle dolu olan ancak oluşan şartlar nedeniyle savaşmak zorunda kalan büyük önder Atatür’ün bu özelliğini topraklarımızda hayatlarını kaybeden yabancı askerler için söylediği şu sözlerde görüyoruz : “Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Hazırlık A sınıfından bir grup öğrencimiz Mehmet Akif Ersoy’un, “Çanakkale Şehitleri” adlı ünlü şiirini çoşkuyla okudu.

11A sınıfından Beliz Başer, Çanakkale Savaşı ile ilgili projeksiyon sunumuyla savaşın süreçlerini fotoğraflarla bizlere gösterdi.

Törenimiz, Hazırlık C ve Hazırlık D sınıfı öğrencilerinin ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE yazdıkları ve Türkiye’ye “Biz buradayız, varız ve unutmayacağız, tarih ve bugün arasında gençlik köprüsü kuracağız.” mesajını veren cümlelerinin okunmasıyla sona erdi.

daha fazla+
X